Bülent Arınç’tan gündeme oturan ‘seçim’ çıkışı

Eski TBMM Lideri, AK Parti kurucularından Bülent Arınç, 6 Şubat’ta Kahramanmaraş’ın Pazarcık ve Elbistan ilçelerinde meydana gelen sarsıntıların akabinde yaşanan felaketten ötürü en geç 2023 Haziran ayında yapılması gereken Cumhurbaşkanlığı ve Milletvekili Seçimlerinin ertelenmesi davetini yaptı.

Yazılı açıklama yapan Arınç, seçmen kütüklerinin geçersizleştiğini ve seçim yapmanın hukuken ve fiilen imkansız hale geldiğini öne sürerek, seçimlerin 2024 Mahallî Seçimleriyle birleştirilmesi yahut seçimlerin Kasım 2023’e ertelenmesi teklifinde bulundu.

Arınç’ın toplumsal medya aracılığıyla yaptığı açıklama şöyle:

“Tarih kitaplarına tahminen de Büyük Güneydoğu Anadolu sarsıntısı olarak geçecek, tesiri yıllara yayılacak, gönlümüzde ve ruhumuzda onulmaz yaralar açan devasa bir felaket yaşadık. Bu zelzelede hayatını kaybeden vatandaşlarımıza Allah’tan rahmet, yakınlarına ve büyük milletimize başsağlığı diliyorum.

“Oy mu isteyeckesiniz?”

Afetin acı bilançosu vakit geçtikçe daha da gün yüzüne çıkıyor. Binlerce kaybımız var, on binlerce yaralımız var. Artık kayıplarımızın sayılarını vermekten, duymaktan korkar hale geldik. Birçok işyeri ve mesken enkaz halinde. Sarsıntıdan etkilenen on kentimizin büyük bir kısmı yıkılmış durumda. Acısını yüreğinin en derinlerinde hisseden milletimizin ağzını bıçak açmıyor. Vatandaşlarımız şu an seçim değil ömür çabası veriyor. Ahval bu iken kimi siyasetçilerin ve gazetecilerin seçimin mayısta mı haziranda mı yapılacağını tartıştığını görüyoruz. Allah’tan korkun, hala enkaz altında cesetler var. Seçmenden bahsedilemezken seçimden bahsetmek nasıl mümkün oluyor? Bu türlü bir devirde acılarıyla yüzleşen vatandaşlarımıza karşı seçim propagandası mı yapacaksınız, oy mu isteyeceksiniz? Aday mı olacaksınız, miting mi yapacaksınız? Bunları hangi yüzle yapacaksınız? Seçmen yok, sandık yok. Bunların yanı sıra bölgede isimli ve idari bürokrasi yok. Halk size demez mi: ‘Vatandaş can sıkıntısında, siz ne derdindesiniz?’ diye.

“İmkansız hale geldi”

Ortalama 15 milyon vatandaşımızın etkilendiği bu felakete maruz kalan kentlerimiz TBMM’de toplam 85 milletvekili ile temsil ediliyor. Görüntü o kadar acı ki; buralarda seçmen kalmamış. Hem seçmen kütükleri geçersizleşmiş hem de seçim yapmak hukuken ve fiilen imkânsız hale gelmiş. Tahminen de seçime gidilirken Yüksek Seçim Heyeti nüfus sayımı ile bu vilayetlerin kaç milletvekili ile temsil edileceğini yine hesaplayacaktır.

“Anayasalar kutsal metinler değildir”

Belki de tarihimizin en acı felaketini yaşadığımız bugünlerde, ülke bir an önce seçim geriliminden kurtulmalıdır. Buna vatandaşımızın da bürokrasinin de siyasetin de muhtaçlığı var. Daha açık ve net söz etmek gerekirse ne mayısta ne haziranda seçim olmaz, olamaz. Devlet bürokrasisinin vatandaşlarımızın yaralarına merhem olmasına odaklanması için seçimlerin acilen ertelenmesi lazım. Bu bir tercih değil zarurettir. Anayasanın 78. unsurunu ileri sürerek seçimlerin yalnızca savaş sebebiyle ertelenmesinin mümkün olduğunu söyleyenlere tek yanıt kâfi olacaktır: Evet, bu karar var ancak anayasalar kutsal metinler değillerdir, türel metinlerdir. Yasama organı her vakit anayasa unsurunu ilga edebilir, değiştirebilir ve yenisini koyabilir.

Şahsi niyetime nazaran yapılacak kolaydır: Sayın Cumhurbaşkanımız şahsen, mecliste kümesi bulunan siyasi partilerin genel liderleriyle bir ortaya gelmeli ve bu zaruretin nasıl aşılacağı konusunda onlarla istişare etmelidir. Anayasanın 78. hususuna konulacak bir fıkra, mevcut karara ilaveten, adeta inanılmaz hal ilanındaki münasebete misal halde zelzele gibisi afetlerde de seçimlerin ertelenmesini karara bağlayabilir. Elbet anayasa kararı olacağı için tüm partilerin ve milletvekillerinin nitelikli çoğunlukta uzlaşmaları gerekmektedir.

Ayrıca anayasanın 79. unsuru seçimle ilgili YSK’yı görevlendirmiştir. 7062 Sayılı Yüksek Seçim Heyeti’nin Teşkilat ve Misyonları Hakkında Kanun’unun 6. unsuruna nazaran YSK toplanarak mevcut durum karşısında seçimlerin 2023 Mayıs yahut Haziran aylarında yapılmasının mümkün olmadığına karar verebilir ve bu kararı gereği yapılmak üzere yasama organına bildirebilir. Ben tüm siyasi partilerin bu büyük felaket karşısında büyük ıstırap duyduklarına, ellerindeki bütün imkânları depremzedeler faydasına kullandıklarına, hepsinin yurtseverliklerine ve samimiyetlerine gönülden inanıyorum. Tıpkı milletimizin farklı kesitlerinin el ele verdiği üzere iktidar ve muhalefetin de el ele vererek milletimizin tüm yaralarını saracaklarını ve elbette demokrasi gereği seçimlerin de gönül huzuruyla yapılacağını düşünüyorum.

Benim seçimleri erteleme konusundaki naçizane fikirlerim şunlardır:

Birinci tercihim; Milletvekili ve Cumhurbaşkanlığı Seçimleri ile 2024 yılı Mahalli Yönetimler Seçimleri birleştirilebilir. Bunun geçmişte örnekleri vardır. Bu teknikle halka fazladan tercih hakkı verilecektir. İkinci tercihim Cumhurbaşkanlığı ve Milletvekilli Seçimlerinin ötelenerek Kasım 2023’te yapılmasıdır. Üçüncü tercihim ise birinci iki seçenekte anlaşılamadığı takdirde tüm siyasi partilerin mutabık kalacağı öbür bir tarih üzerinde muahede sağlanmasıdır.

Sonuç itibariyle ne olursa olsun bu zaruret hali münasebetiyle seçimler bir kereye mahsus olmak üzere tehir edilmelidir. Seçimleri ertelemeye yönelik teklifim kabul görürse detaylı olarak öteki niyetlerimi de tabir edebileceğim. Şimdilik yalnızca şunu söylemekle yetineceğim; zelzelenin ekonomik maliyetinin 100 milyar doların üzerinde olacağının varsayım edildiği bu periyotta, bu yıl seçim olacakmış üzere bütçeye konulan üç kat hazine yardımı derhal durdurulmalı ve bu ölçü zelzelenin yaralarının sarılması için kullanılmalıdır. Bu kapsamda partilere ödenmiş olan ölçüler da geriye alınmalıdır.

Yine bir fıkra ile belirlenen seçim tarihine kadar Cumhurbaşkanı ve milletvekilleri misyonlarına devam etmelidir. Meclisin çalışacağı bu devirde yalnızca seçimin ertelenmesine yönelik ve yapılacak yardımlara yönelik kanunlar çıkarılmalıdır. Bunun bilakis bütçeye ve maliyeye yük getirecek yeni düzenlemelerden kaçınılmalıdır. Kendileri için kanun çıkmasını bekleyen toplumun tüm bölümlerine de hiçbir hak kayıplarına uğramayacakları taahhüt edilerek ileride yapılacak düzenlemelerle geçerlilik tarihinin/yürürlük tarihinin bugünden itibaren olacağı garantisi verilmelidir.”